18 Kasım 2012 Pazar

esbab-ı blogiyye!

yeni yazı oluştur'a tıklarken aslında bu yazma ishalimin ne zaman geçeceğine dair en ufak bir fikrim yoktu. uzun zamandır aklımda olan bu zıkkımı kız arkadaşımla "sebebini anlayamadığım bir sebepten"  bozuşmamızdan ötürü açtım. mutlu olmak için sevmek için diye devam eden redd şarkısına ithafen düşünmemek lazım arkadaş.

dün gece kız arkadaşım ilkokuldan arkadaşlarıylan toplaşmışlar falan. planda olmayan bir buluşma yoldan dönmeler falan. içilmiş sıçılmış. çok üzerine gittiğim bu zamanlarda ki bu üzere gitmeler ilgilenmek babında. yoksa cidden rahat adamım. tutmuş bu kadın, sevgilim, esrar kullanmış. "vay arkadaş nasıl kullanır!" "amk dünyanın sonu geldi!" değil olay ben bu süre zarfında nerede kimlerle olduğunu dahi bilmiyorum. seveni sikiyorlar galiba la. sorumsuzluk aslında bu. en basit ve kompleks haliyle. yaptığı bokun üzerine çıkmak için de esip gürlüyor. bir de pms döneminde. vay beni vaylar beni durumları. seviyorum da kahpeyi. ezdirilmez bir egosu var. özür dilerken bile burun kıvırmakta aslında dilemesem de olur ama işte gibilerinden davranmayı çok seviyor. olgunlaşamamış bu ego karşınında daha büyük bir ego görünce kabul ettirmek için kendini sürekli hırçını, sorumsuzu oynuyor. aslında bilmiyor ki ego, benlik, alt ve üst benlik sorumluluklarla gelişir, büyür ve olgunlaşır.

ne çok biliyorum dimi. kumral adamdan sevgiler. keşke benim de bu oyunları bildiğimi bilse bu insan evladı.

gelin biz sessiz isyanımızı bandista'nın sesinden gürüldetelim. link için; kumral
dediğim gibi her şey birden bire oluştu. koop island blues dinlerken geliverdi öylece. her yerde yayınını yapmayacağım için biraz iç dökme, böyle efenime diyeyim "yazmasam ölürdüm" hallerini atlatmak için, için, için, için...

"yazmasam ölürdüm" derken, o büyük adam kendi kadar büyük bir laf ettiğinin bilincindeydi sanırsam. öyleki nasıl ben -ki'yi ayrı yazmıyorsam o da bile-isteye etmişti bu lafı. laf da ne laf ama. kişisel bunalım psikozunda kendi teşhisini koymuş, tedavisini bulmuş, iyileşmiş. benim de amacım budur ey okur. yazarak iyi etmek kendimi. bu amaçla yazan ne ilk insanım ne de son olacağım. zaten "en büyükler" sınıfına giren yazarların/şairlerin hep bu "yazma olayını" bir hastalık olarak nitelendirmesi de bana destek olur nitelikte.

bu kumral adam ne bokuma yazıyor peki? derdi ne? buraya kadar zahmet edip de okuduysan bir zahmet merak ediver ve devam et. belki bir yorum atarsın. senin attığın yorum ışıklar yakar ruhumun derinliğinde. senin yanmana gerek kalmadan, keremle ben yanar ve karanlıkları aydınlığa kavuştururuz. olmaz mı ?